Due Diligence ve Şirket Birleşmeleri


2019-09-29 08:19:29

Due Diligence ve Şirket Birleşmeleri


     Şirket birleşmeleri kapsamında Due Diligence kavramı satın almaya hazırlayıcı inceleme şeklinde tanımlanabilir. Şirket birleşmeleri, işlemin tamamlanmasından önce incelenmesi gereken bir çok farklı unsurdan oluşur (satın alınacak şirketin muhasebe sistemi, hukuki ve vergisel riskleri, birleşen şirketlerin şirket kültürlerinin uyumu, bilgi sistemlerinin uyumu gibi). Due Diligence çerçevesinde tüm bu unsurlar bütünsel bir yaklaşımla incelenir, analize tabi tutulur ve sonuçta birleşmenin yapılandırılması ile ilgili önerilerde bulunulur.

Due Diligence kapsamında aşağıdaki üç soruya cevap aranmaktadır:

  • · Stratejik Uygunluk: Birleşme sonucunda alıcı, stratejik hedeflerine ulaşabilir mi?
  • · İşlem Bozucuların Tespit Edilmesi: Gelecekte birleşmeyi başarısızlığa sürükleyebilecek unsurlar var mıdır?
  • · Alım Sözleşmenin Oluşturulması: Birleşme sonrası ortaya çıkması muhtemel riskleri en aza indirmek için nihai alım sözleşmesi nasıl yapılandırılmalıdır?

     Yukarıdaki sorular çerçevesinde Due Diligence, hedef şirket hakkında daha iyi bilgi donanımına sahip satıcı ile daha kısıtlı bilgiye sahip alıcı arasındaki bilgi asimetrisini azaltmada önemli bir role sahiptir. Due Diligence sonucunda ortaya çıkan bulgular birleşme sözleşmesinin oluşturulması safhasında da sözleşmenin temelin oluşturur, tarafların hak ve yükümlülüklerinin birleşme sözleşmesinde adil bir şekilde dikkate alınmasını sağlar.

     Alıcı taraf açısından Due Diligence, birleşmeden sonra alıcı taraf ortaklarının gereksiz risk yüklenmelerini engeller. Diğer bir deyişle, birleşme sayesinde alıcı taraf ortakları açısından yaratılacak değerin birleşme nedeniyle yüklenilen risklerden fazla olup olmayacağı Due Diligence çalışmaları neticesinde belirlenir ve çalışmaların bulgularına göre bir yol haritası çizilir. Satıcı taraf açısından ise Due Diligence, satıcı taraf ortaklarının ve çalışanlarının muhtemel yönetim değişikliği nedeniyle zarara uğramamasını ve satıcıya adil bir fiyat ödenmesini garanti altına alır.

     Şirket birleşmesi süreci içerisinde Due Diligence, birleşme sözleşmesinin imzalanmasından önce veya sonra yapılabilir. Birleşme sözleşmesi imzalanmadan önce yapılan Due Diligence kapsamında amaç birleşme ile bağlantılı risklerin ve birleşmenin gelecekteki başarı potansiyelinin tespit edilmesidir. Birleşme sözleşmesinin imzalanmasından sonra yapılan Due Diligence çalışmalarında ise birleşen şirketlerin entegrasyon sürecinin olabildiğince sorunsuz geçmesi için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesine ağırlık verilir. Özellikle Türkiye’deki uygulamada Due Diligence ağırlıklı olarak satın alma sözleşmesi imzalanmadan yapılmaktadır.

     Due Diligence kavramı ile anlamca en fazla karıştırılan kavramlar denetim ve şirket değerlemesi kavramlarıdır. Bu kavramlar arasındaki farkların açıklanması birleşme süreci içinde ayrı bir unsur olan Due Diligence sürecinin daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır.

     Due Diligence çerçevesinde bilgi toplanmasının ve bu bilgilerin analiz edilmesinin en önemli amaçlarından biri, yukarıda da belirtildiği gibi, muhtemel riskleri tespit etmek ve bu risklerin olabildiğince sayısallaştırılmasını sağlamaktır. Bu açıdan bakıldığında Due Diligence, şirket değerleme sürecinde kullanılacak verileri sağlayan bir hazırlık aşaması olarak görülebilir. Ayrıca, Due Diligence çalışmaları sonucunda tespit edilen ve sayısallaştırılamayan risklerin birleşme sözleşmesi yapılandırılırken göz önüne alınması, şirket değerlemenin kapsamını genişletici bir rol oynar. Due Diligence, şirket değeri belirlendikten sonra da yapılabilir. Bu durumda Due Diligence sonunda ulaşılan bulgular şirket değerini aşağıya veya yukarıya doğru düzeltmek için kullanılır. Sonuç olarak Due Diligence, şirket değerlemesi kavramından daha kapsamlı bir bilgi toplama ve değerlendirme sürecini ifade etmektedir.

     Denetim, geçmişe dönük olarak ekonomik olayların önceden belirlenmiş ölçütlere uygunluğunun belirlenmesidir. Due Diligence sürecinde ise sadece geçmişe dönük bilgiler değil gelecekle ilgili projeksiyonlar da dikkate alınır. Ayrıca, Due Diligence çalışmalarının amacı; bulguları, önceden belirlenmiş ölçütlere uygunluğuna göre değerlendirmek değil, birleşme ile ilgili muhtemel işlem bozucuları tespit etmektir. Uygulamada şirket birleşmeleri çerçevesinde denetim, Due Diligence çalışmalarına başlamadan önce üzerinde çalışılacak geçmişe dönük bilgilerin doğruluğunun garanti altına alınması için yapılmaktadır.

 

DUE DILIGENCE SÜRECİ

VERİ TOPLAMA SÜRECİ VE VERİ ODASININ OLUŞTURULMASI

 

     Due Diligence sürecinde kullanılan veriler iç ve dış veriler olarak ikiye ayrılır.

İç veriler hedef şirket tarafından kullanıma sunulan bilgilerdir. Bu bilgiler genellikle gizlidir ve ancak gerekli gizlilik anlaşmaları yapıldıktan sonra potansiyel alıcıya veya alıcının danışmanına iletilirler. Şirket içi verilere örnek olarak bilanço ve gelir tabloları, vergi beyannameleri, çalışanların maaş, ücret ve sosyal hakları ile ilgili belgeler, izin belgeleri, müşteri ve tedarikçiler hakkındaki bilgiler, çevre etki değerlendirme raporları, patent, kira ve lisans anlaşmaları gösterilebilir. Uygulamada potansiyel alıcı hedef şirketten hangi bilgi ve belgeleri istediğini yazılı olarak bildirir.

     Dış veriler hedef şirketle ilgili olan yayınlar ve şirketin çevresi hakkındaki bilgilerden oluşur. Bu bilgilerden bazıları hedef şirketlerin kamuyu aydınlatma zorunluluğu nedeniyle zaten 3. kişilere açık olan bilgilerdir. Diğer dış bilgiler ise şirketten bağımsız olarak yayınlanan bilgileri içerir. Bunlar hedef şirketin sektörüne ilişkin yayınlar, makro ekonomik veriler, piyasa tahminleri, fuar katalogları gibi kaynaklardan elde edilir. Bunların yanısıra, hedef şirket kabul ettiği takdirde, hedef şirketin denetçilerinden, hukuk danışmanlarından, çalıştığı bankalardan, müşterilerinden, tedarikçilerinden de bilgi edinilebilir.

     Uygulamada, hedef şirket hazırladığı bilgi ve belgeleri veri odasında potansiyel alıcı veya alıcıların kullanımına sunar. Veri odası hedef şirketin mekanında bulunabileceği gibi danışmanın mekanında da bulunabilir. Potansiyel alıcının veya alıcıların danışmanları önceden belirlenen zaman dilimleri içerisinde veri odasını kullanabilir. Veri odasındaki belgelerin fotokopilerinin çekilmesi ve bu fotokopilerin dışarıya çıkartılması, hedef şirketten izin alınmadıkça, yasaktır.

     Bazı yazarlar, veri odasının oluşturulmasının amacının tüm potansiyel alıcılara aynı bilgi ve belgeleri sunmak olduğunu ifade ederek tek bir potansiyel alıcı olduğu durumlarda veri odası oluşturmanın gerekli olmadığı öne sürmektedirler. Diğer bir kısım yazar ise, veri odası oluşturulmasının hedef şirkete kendisiyle ilgili bilgi ve belge akışını kontrol imkanı sağlaması nedeniyle, tek bir potansiyel alıcı olsa dahi bir veri odasının oluşturulması gerektiğini ifade etmektedirler.

     Günümüzde büyük ölçekli birleşmelerde fiziki veri odaları yerine sanal veri odaları kullanılmaktadır. Hedef şirket hazırladığı bilgi ve belgeleri internet ortamında potansiyel alıcılara sunmaktadır. Potansiyel alıcılar kendilerine verilen kullanıcı adı ve şifre sayesinde internet üzerinden bu bilgi ve belgelere ulaşabilmektedir. Bu sayede, hedef şirket, hangi potansiyel alıcının hangi bilgi ve belgeleri incelediğini daha rahat kontrol edebilmekte, potansiyel alıcılar da kendi mekanlarından incelemelerini yapabilmekte ve verileri tekrardan bilgisayar ortamına aktarmak zorunda kalmamaktadırlar.

 

DUE DILIGENCE ÇEŞİTLERİ

1- Finansal Yönden İnceleme

 

     Hedef şirketin finansal yönden incelenmesinin amacı, hem geçmişe hem de geleceğe dönük olarak hedef şirketin varlık, gelir ve finans durumunun detaylı bir şekilde ortaya konması ve analiz edilmesidir. Bu kapsamda bilançoda gösterilen varlıkların gerçekten var olup olmadığı tespit edilir, tüm borçların ve karşılıkların eksiksiz olarak kaydedilip kaydedilmediği incelenir. Ayrıca geçmişte elde edilen sürdürülebilir kar ve nakit akımları tespit edilir. Bu çerçevede, arızi gelir ve giderler elimine edilir, gerekiyorsa finansal tablo kalemlerinin değerlemesi ile ilgili değişiklikler yapılır ve gizli yedeklerin tutarı belirlenir.

     Hedef şirketin gelecekle ilgili projeksiyonları incelenirken önce bu projeksiyonların dayandığı varsayımlar dikkatli bir şekilde analiz edilir. Ayrıca projeksiyonların tutarlı olup olmadığı ve projeksiyonların güvenilirliğini belirlemek amacıyla geçmiş dönemlerde yapılan projeksiyonların doğruluğu kontrol edilir. Geçmişte yapılan projeksiyonların gerçekleşen değerlerden yüksek oranda sapma gösterdiği tespit edilirse gelecekle ilgili projeksiyonların daha özenli incelenmesi gerekmektedir.

     Finansal yönden inceleme sürecinde hedef şirketin muhasebe sistemi de incelenmelidir. Muhasebe sistemini oluşturan alt sistemlerin uyumu, sistemlerin etkinliği, güvenilirliği ve finansal bilgiyi detaylandırma dereceleri irdelenmelidir. Hedef şirketin muhasebe sisteminin potansiyel alıcının muhasebe sistemi ile ne derecede örtüştüğü sorgulanmalı ve muhtemel birleşme sonrasında muhasebe sistemlerinin entegrasyonu için ne gibi tedbirlerin alınması gerektiği tespit edilmelidir.

 

2- Vergisel İnceleme

 

     Vergisel inceleme, hedef şirketin hem geçmişten gelen vergisel risklerini tespit etmeye, hem birleşmenin vergisel açısından en uygun şekilde yapılandırılmasına hem de birleşmeden sonra uygulanması öngörülen en uygun vergi politikasını saptamaya yönelik bir çalışma sürecidir.

     Vergisel inceleme sürecinde vergi ile ilgili tüm yasal defterler, hesaplar, beyannameler, kayıt dışı bırakılmış işlemlere karine olabilecek bulgular, örtülü sermaye ve örtülü kazanç ilişkileri, ortaklar cari hesapları, varlıkların değerleme ölçütleri, geçmiş dönem zararlarının durumu, hedef şirketin vergi borçları ve hedef şirketin geçmişte uğradığı vergisel takibat ile bunun sonuçları vergi mevzuatına uygunluk açısından incelenmelidir.

     İncelenecek dönem, zamanaşımı süresi dikkate alınarak belirlenir. Birleşmeden sonra zamanaşımı süresi devam edeceğinden satın alanın sorumluluğu ve vergisel riski bu süre içerisinde devam edecektir. Bundan dolayı vergisel riskler yıllar itibariyle teker teker incelenmeli ve sonuçlar sayısallaştırılarak ya alış fiyatında düzeltme ya da satıcıdan teminat istenmesi suretiyle pazarlık konusu yapılmalıdır.

 

3- Hukuksal Yönden İnceleme

 

     Hukuksal yönden inceleme kapsamında hedef şirketin faaliyetleri ve yapısı hukuksal açıdan incelenir, çalışanlarla ve 3. kişilerle yapılan sözleşmeler özel hukuk kapsamında gözden geçirilir ve şirketin kamu kuruluşları ile olan ilişkileri ortaya konur. Ayrıca, hedef şirketin aleyhine açılmış veya açılması muhtemel davalar ve bu davaların muhtemel sonuçları ile ilgili bir analiz de hukuksal incelemesi sürecine dahil edilmelidir.

     Hukuksal yönden inceleme kapsamında hedef şirketin hukuki yapısının incelenmesi önemlidir. Hedef şirketin ticaret kanununa uygun şekilde kurulmuş olması, şirket türüne göre gerekli bütün organların hedef şirket bünyesinde bulunması ve ilgili makamlara gerekli bildirimlerin zamanında ve düzgün bir biçimde yapılmış olması gibi unsurlar özenle araştırılmalıdır.

     Bu süreçte incelenecek diğer bir konu da hedef şirketin yapmış olduğu sözleşmelerdir. Hedef şirketin müşterileri ve tedarikçileri ile yapmış olduğu alım-satım sözleşmeleri, iş birliği sözleşmeleri, lisans ve Know-How sözleşmeleri, finansal kiralama sözleşmeleri gibi potansiyel alıcı açısından önem arz eden sözleşmeler sözleşme şartları, itiraz ve fesih olanakları ile sözleşme bitiş tarihleri yönünden incelenmelidir. Ayrıca, hedef şirketin çalışanlarıyla yaptığı hizmet sözleşmeleri de yaş, kıdem durumu, personel özellikleri (eğitim durumu, iş tecrübesi gibi) ve sağlık durumu ile ilgili bilgilerle desteklenerek mercek altına alınmalıdır.

 

4- Diğer Due Diligence Çeşitleri

a- Ticari Yönden İnceleme

 

     Ticari yönden inceleme sürecinde yapılan çalışmaların amacı hedef şirketin piyasadaki konumunu belirlemek, hedef şirketin faaliyet gösterdiği piyasanın özelliklerini ve gelecekteki muhtemel gelişimini analiz etmek ve satışlar açısından sinerji potansiyelini belirlemektir.

     Ticari yönden incelemede piyasa riskleri, pazar payı riskleri ve gelir riskleri özenle incelenmelidir. Piyasa riski, hedef şirketin faaliyet gösterdiği piyasanın büyüklüğünün ve büyüme potansiyelinin potansiyel alıcının beklediğinden daha düşük olması riskini ifade eder. Pazar payı riski, birleşme sonrası hedeflenen pazar payına ulaşamama riskidir. Gelir riski ise birleşme öncesi hedeflenen satış tutarına ulaşılamama riski olarak tanımlanır.

b- İnsan Kaynakları Yönünden İnceleme

     İnsan kaynakları yönünden inceleme, hedef şirketin çalışanları ile ilgili sert ve yumuşak unsurların incelenmesinden oluşur. Sayısallaştırılması nispeten kolay olan sert unsurlar hedef şirketin çalışanlarıyla bağlantılı olarak İş Kanunu’ndaki hükümlerden kaynaklanan sorumlulukları ve finansal yükümlülüklerden oluşur. Bu konularda yapılan çalışmalar sonucunda elde edilen bilgiler nihai olarak hukuksal ve finansal yönden inceleme sürecinde kullanılır. Yumuşak unsurlar ise çalışanların mesleki yetkinliklerini, yaptıkları iş çerçevesinde motivasyonlarını ve şirket kültürünü içerir. Yumuşak unsurların sayısallaştırılması zor olmakla birlikte, bu unsurlar, uzun vadede şirket birleşmesinin başarısını etkileyecek en önemli etkenlerdendir.

c- Teknik Yönden İnceleme

     Teknik yönden inceleme, hedef şirketin üretim tesislerinin, üretim araç ve gereçlerinin, araştırma-geliştirme faaliyetlerinin durumunu tespit etmek ve birleşme sonrası genişleme potansiyellerini belirlemek amacıyla yapılır. Bu kapsamda rakiplere oranla üretim araçlarının durumu ve modernliği, üretim süreci, üretim kapasitesi, ürünlerin kalitesi, üretim tesislerinin bulunduğu yerin avantajlı ve dezavantajlı yanları, teknik personelin mesleki bilgisi gibi konular irdelenir.

d- Çevresel Yönden İnceleme

     Çevresel yönden incelemenin amacı hedef şirketin çevre ile ilgili yasal düzenlemelere uyup uymadığının tespit edilmesi ve birleşme sonrası çevre korumayla ilgili gerekli tedbirlerin alınması sebebiyle ortaya çıkacak muhtemel maliyetlerin hesaplanmasıdır.

     Çevresel yönden inceleme sürecinde özenle analiz edilmesi gereken riskler temel olarak hedef şirketin bulunduğu ülkedeki çevre koruma ile ilgili yasalar, çevreye zararlı ürünlerin üretilmesi nedeniyle ortaya çıkması muhtemel imaj ve ciro kaybı, üretim yöntemi nedeniyle çevre koruma ile ilgili fazladan yatırım yapılması gerekliliğinden kaynaklanan maliyetlerden oluşmaktadır.

 




Yorum Yazınız